İzmir Barosu, Türkiye’deki iş kazalarıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, İzmir Petrokimya Tesisi ve Bornova’daki bir şantiyede yaşanan iş kazaları hatırlatılarak, “Ne yazık ki 2022 yılını kapatırken ihmalkarlık, denetimsizlik ve işverenlerin daha fazla çıkar hırsının getirdiği keyfilik vahim sonuçlar doğurmuştur. 30 Aralık 2022 günü İzmir’de Petrokimya Tesisinde gaz sızıntısından etkilenen 8 emekçiden 1’i ömrünü yitirmiştir. Tekrar tıpkı gün İzmir Bornova’da gökdelen inşası süren bir şantiyeye ilişkin vinç yükseltme çalışması esnasında vincin kırılarak personellerin yatakhanelerine düşmesi sonucu 6 personel, Aydın’ın Nazilli ilçesinde bir restoranın mutfak kısmında yaşanan gaz patlaması sonucu ortalarında restoran çalışanların ve çocukların bulunduğu 8 personel ve yurttaşımız hayatını kaybetmiştir” denildi.
“2022 YILINDA 61’İ ÇOCUK, 1843 KİŞİYİ İŞ KAZALARINDA KAYBETTİK”
İş Sıhhati ve İş Güvenliği (ISİG) Kanunu’nun yürürlüğünün üzerinden 10 yıl geçmesine karşın ISİG bilgilerine nazaran 2022 yılında 61’i çocuk olmak üzere bin 843 emekçinin iş kazalarında hayatlarının kaybedildiğinin belirtildiği açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Kayıplarımızın 185’i ise yalnızca Aralık ayında gerçekleşti. Ülkemizdeki iş kazalarının yüzde 98 oranında önlenebilir olduğu raporlandığı halde, denetimsizlik ve cezasızlık siyasetleri nedeniyle patronların gerekli önlem ve tedbirleri almasını bırakın, ‘olursa olsun’ mantığı ile iş yerlerini adete vefat kamplarına çevirdiği görülmektedir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyinin; tedbirsizlik, dikkatsizlik, şuurlu taksir yahut muhtemel kastla oluşan can ve mal kaybına sebep olan olayların niteliğiyle ölçüldüğü dikkate alındığında, ülkemizde yaşanan iş kazalarının meydana geliş hali, sayısı ve kazaların sonucundaki ağır kayıplar, iş güvenliği ve iş sıhhati tedbirlerinde ülke olarak ne kadar geri kaldığımızı da açıkça göstermektedir.”
“İŞ KAZALARINA POLİTİK OLARAK ‘KADER’ DENİLMEKTEDİR”
İşverenlerin kar hırsına odaklı sistem, emekçinin emeğinden olabildiğince çok ve ama en düşük maliyetle yararlanmak istediğini de savunan hukukçular, şöyle devam etti:
“Yaşam hakkına bedel vermek bir yana iş güvenliği tedbirleri büsbütün maliyet ögesi olarak görülmekte, iş kazalarına da bu siyaset sonucunda ‘kader’ denilmektedir. Bilhassa ülkemizde emeğin ağır olduğu inşaat ve imalat dallarında elde edilen kârların, düşük fiyatlar, uzun çalışma saatleri ve personel sıhhati ve iş güvenliğinin yok sayıldığı çalışma şartları ile gerçekleştiğini, iş kazalarının ‘kader’ değil ‘cinayet’ olduğunu biliyoruz. İzmir Barosu olarak Cumhuriyet’in 100. yılında artık iş cinayetlerinin yaşanmadığı, sorumluların hesap verdiği, hukukun üstünlüğünün ve adaletin nitekim var olduğu bir ülke olarak anılmak istiyoruz. Mukadderat diyerek vicdanen bu cinayetlerden kurtulacaklarını düşünen yetkilileri; milletlerarası çalışma sözleşmelerinde, İş Kanunu ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve de iş güvenliği ile ilgili mevzuatlarda yer alan tüm karar ve önlemleri uygulamaya davet ediyoruz.”