Terör örgütü IŞİD’in üst seviye yöneticisi olduğu sav edilen tutuklu sanık Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai’nin de ortalarında olduğu 3 sanık bugün hâkim karşısına çıktı. Al Sumaidai’nin eşi Makarem Taha Ali’nin tahliyesine karar veren mahkeme, Al Sumaidai ile IŞİD’in silah ve mühimmat sorumlusu olduğu sav edilen sanık Azzam Ali Hussein Al Neama’nın tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da yakalandığını açıkladığı ve IŞİD’in üst seviye yöneticilerinden olduğu tez edilen “Abu Zeyd/Üstad Zeyd” kod isimli Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai, eşi Makarem Taha Ali ve akrabası Azzam Ali Hussein Al Neama, bugün birinci kere hâkim karşısına çıktı. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Al Sumaidai, eşi Makarem Taha Ali ve Azzam Ali Hussein Al Neama, jandarma eşliğinde getirildi. Duruşmada sanıkların avukatları da hazır bulundu.
“Irak’ta biz bayanların kelam hakkı yoktur”
Tercüman eşliğinde sözü alınan tutuklu sanık Makaram Taha Ali, 10 yıl evvel babası tarafından kendisinden 20 yaş büyük biriyle evlendirildiğini ve 3 çocuğu olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Irak’ta biz bayanların kelam hakkı yoktur. Şayet sorgularsak dayak yiyebiliriz. Zorla evlendirildim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ne IŞİD’çiyim ne onlarla ilişkiliyim. Biz Irak’taydık. Eşim, ‘Suriye’ye gideceğiz’ dedi. Suriye’ye gittik, sonra Türkiye’ye geldik. Suriye’ye güvenlik tasası nedeniyle gittik, Türkiye’ye de bu sebeple geldik. Eşimin DEAŞ ile ilgisi olup olmadığını bilmiyorum. Yakalandıktan sonra eşimin IŞİD’çi olduğunu öğrendim. 3 çocuğum var, ömür kuralları çok sıkıntı. Çocuklarımın bana muhtaçlığı var. Daha evvel eşimle ortamızda IŞİD ile ilgili konuşma geçmedi. Komşularımdan eşimim IŞİD’li olduğunu duydum. Abu Zeyd kod ismini kullandığını öğrendiğimde eşime bu mevzuyu sordum. Eşim ise inkar etti.”
“Bize yardım eden bir ülkeye ziyan vermeyiz”
IŞİD’in silah ve mühimmat sorumlusu olduğu sav edilen sanık Azzam Ali Hussein Al Neama ise mahkemede suçlamaları reddetti. Sanık Neama, “Herhangi bir terör örgütü üyesi değilim. Ben, Türkiye’yi de Türk halkını da kanunlarını da seviyorum, zira Türkiye bize kapılarını açtı. Benim Türkiye’ye karşı en ufak bir ziyan verme niyetim yoktur. IŞİD’in silah ve mühimmatından sorumlu olduğum savı var. Ben, IŞİD’e değil üye olmak, onlara bir dakika, bir saat bile katılmadım. Irak’ta hakkımda kırmızı bülten olduğu söyleniyor. Emniyette bana söylediler. Kırmızı bülteni bilmiyorum. Biz mMuhaciriz, siz de Ensar’sınız. Biz orada sıkıntı durumda kaldığımız için bize yardım ettiniz. O yüzden bize yardım eden bir ülkeye ziyan vermeyiz” dedi.
“Benim IŞİD ile olan temasım zorla olan bir bağlantıydı”
Mahkemede son olarak tabiri alınan tutuklu sanık Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai, Irak’ta Arapça öğretmeni olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
“Bu suçlamayı büsbütün reddediyorum. Benim IŞİD ile olan kontağım, zorla olan bir temastı. Ebu Zeyd denilen kişi ben değilim, yapılan haberler nedeniyle ben sanılıyorum. Bu kişi, fıkıh tabibidir. Şu anda Irak’ta tutukludur. Ben, bir okulda öğretmenlik yapıyordum. Aslında Amerika Irak’tan çekildikten sonra IŞİD Musul’u ele geçirdi. Ancak bunun ilanı 2014 yılında oldu. Bu esnada da onlara katılmamız için bize baskılar yapıldı. Biz de katılmak zorunda kaldık. Bize para ve silah vermemeleri koşuluyla onlara katıldık. Tek koşulum, okuldaki kitapların değiştirilmemesi ve eğitim formunun değiştirilmemesiydi. Bu formda okulun açık kalmasını sağlamış olduk.
“Ebu Zeyd ben değilim”
Daha sonra ben, mezalimlikler konusunda, IŞİD’in zulümlerine karşı insanların haklarını IŞİD’den alıp insanlara veriyordum. IŞİD’in haksızlığına, zulmüne uğramış beşerler bana gelip kaygılarını anlatıyordu. Ben de IŞİD’e, nasıl davranması gerektiği konusunda yazılar yazıyordum. 2014 yılında, mezalimlikler konusunu ele aldıktan sonra IŞİD’in sorumlularıyla anlaşamayınca Rakka’ya geçtim. 2016 yılında da bu zulümler artınca ortamızda ihtilaf çıktı, ben de oradan ayrılıp gitmek istedim. 2017 yılında da Türkiye’ye geldim. Ben oradayken ‘Üstat Zeyd’ ya da ‘Üstad Bashar/Öğretmen Zeyd-Öğretmen Bashar’ diyorlardı. Türkiye’ye geldiğimde bana ‘Ebu Zeyd’ dediler lakin Ebu Zeyd ben değilim. Türkiye’ye ise IŞİD’ten ayrıldıktan bir yıl sonra geldim. IŞİD’den evvel de sonra da mesleğim öğretmenlikti.
“Eğitim ve Adalet Bakanlığı benim görevlerimden değildi”
Eğitim ve adalet bakanlıkları benim vazifelerim değildi. Bahsettiğim fıkıh hekiminin görevleriydi. Ben İŞİD’de misyon almadım. Lakin ‘temyiz başkanlığı’ misyonunda bulundum. Tam bu türlü de değil, bana danışılıyordu. Beşerler gelip bana haksızlığa uğradıklarını söylüyorlardı, ben de IŞİD mahkemelerine, yapılan yanlışın nasıl düzeltileceğine ait yazılar yazıyordum. IŞİD lideri değilim. Emniyette 21 kişinin ismini verdim. Bunları teşhis edebilirim. Faal pişmanlık kararlarından faydalanmak istiyorum.”
2 sanığın tutukluluk hallerinin devamına, bir sanığın tahliyesine karar verildi
Sanık Makarem Taha Ali’nin tahliyesine karar veren mahkeme, başka sanıklar Al Sumaidai ile Azzam Ali Hussein Al Neama’nın tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Dava, eksik konuların giderilmesi için 9 Mart 2023 tarihine ertelendi.
Ne olmuştu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, sanık Al Sumaidai hakkında, ‘anayasal tertibi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ kabahatinden ağırlaştırılmış müebbet, eşi Makarem Taha Ali hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ cürmünden 7,5 yıldan 15 yıla kadar mahpus ve Azzam Ali Hussein Al Neama hakkında ise ‘anayasal sistemi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ kabahatlerinden ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar mahpus cezaları talep edilmişti. (ANKA)