Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Habertürk TV ve HT Spor’da ortak yayınında yer aldı.
Özbek, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy ve HT Spor Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ayan’ın sorularını yanıtladı.
Özbek karaborsa biletleriyle ilgili “Elinde delil olması lazım. Bir fotoğraf, bir fotoğraf, bir yazı. Elinde tespit olur. Savda elinizde ispat olması lazım. Burada o denli bir şey yok. Münasebetiyle tezin altını dolduracak, teze temel olabilecek kimsenin elinde bir delil yok” sözlerini kullandı.
Tartışmalı bahis sitesi sponsorluğuyla ilgili de konuşan Özbek, “Şu anda incelemede. İşin aslı nedir diye inceliyoruz. Bizim konuştuğumuz kısım haber sitesi niteliğinde olan kısmıydı. Rakamsal boyutu kıymetli değil. Bu türlü bir bahis sitesinin sponsoru olup olmadığımız kelam konusu. Toplulukların ve toplumların hassasiyetini hissettik ve askıya aldık” dedi.
Galatasaray Başkanı Fenerbahçe derbisiyle ilgili de “Evde yatarak izledim” diye konuştu.
İşte Özbek’in açıklamaları:
TARTIŞILAN SPONSORLUK KONUSU
“Biz aslında spor haberleri yapan portala sponsorluk muahedesi yaptık. Galatasaray’ın 40’a yakın sponsoru var. Bizim yaptığımız mutabakatların hepsi de tek taraflı muahedeler. Galatasaray temsil ettiği markanın prestji, tartısı, etik kıymetlerine uymayan bir şey olduğu vakit tek taraflı fesih hakkı vardır. Hassasiyeti hissedince çabucak askıya aldım. Şu anda incelemede. İşin aslı nedir diye inceliyoruz. Bizim konuştuğumuz kısım haber sitesi niteliğinde olan kısmıydı. Rakamsal boyutu kıymetli değil. Bu türlü bir bahis sitesinin sponsoru olup olmadığımız kelam konusu. Toplulukların ve toplumların hassasiyetini hissettik ve askıya aldık. Şu anda inceliyoruz. Bu marka yurt dışında birçok kadronun sponsoru. Burada Galatasaray her vakit şuna dikkat etmiştir. Ülkesinin hassas olduğu bahislerde en çabuk tepkisi veren kulüplerden bir adedidir.”
“BU BÜSBÜTÜN BİR HABER PORTALI”
“Bu büsbütün bir haber portalı. Dediğiniz sayılar yok. 2 sene için yaklaşık 14 milyon civarında. Hiç para almadık. Birinci gün hassasiyeti görünce askıya aldık. Rizespor maçına çıktık. Baktık ki büyük hassasiyet var çabucak askıya aldık. Galatasaray kendi kıymetleri ve ülkesinin hassasiyetleri çerçevesinde tek taraflı fesih hakkımız vardır. Şu anda askıya aldık ve mevzuyu inceliyoruz. Galatasaray’ın bu tip hususlarda hassasiyetini tanım etmek mümkün değil, çok hassasız. İncelemenin sonunda çıkabiliriz yahut devam edebiliriz. Şu an inceliyoruz.”
“TFF’YE SORDUK”
“TFF’ye sorduk. Maçlardan evvel TFF’ye formayı göndeririz, bakar, karşılığını verir. Bu mevzuda karşılığını verdi, isme, markaya itirazı olmadan, ‘reklam boyutları tamamdır, bütün sorumlulukları size ilişkin olmak üzere maça çıkabilirsiniz’ dedi. Halbuki bu kadar bilinen bir şey ise, bize demesi lazımdı ki ‘Bunda hassasız bu formayla çıkma’ diyebilirdi. Hangi mevzuyu sorarsanız sorun, yasal bir sorumluluk varsa bunu kulübün üzerine bırakması son derece doğaldır. Kurumsal çerçevede bu işle ilgili profesyonellerimiz var. Formanın önü, gerisi, yan tarafı bütün bunlara bağlı olarak bir pazarlama aktivitesinde bulunuyorlar. Bu bahisle ilgili talepleri kıymetlendirerek idareye sunuyorlar. İdare de rakamsal boyutuna da bakmak suretiyle kabul yahut reddediyor.”
“BU HUSUS İÇERİDE TARTIŞILIR”
“Bu husus içeride tartışılır. Mevzuyu askıya aldık, tekrardan söylüyorum. Yurt dışında örnekleri var. Torino kulübüne girin, o kulübün sponsoru. Olayı bu düzeye getirmemek lazım. Elbette ki burada birçok manada tepki oluştu. Merit otelleri ismimizi kullanıyorsunuz diye ihtarda bulundu. Bunlar bizim bildiğimiz şeyler değildi. Kendi içlerinde de bir tartışma varmış. Galatasaray etrafının, ülkesinin ve bu işle ilgili bireylerin hassasiyetini her vakit dikkate alır. İncelemenin sonunda Galatasaray kararını verecektir.”
“DERBİYİ MESKENDE YATARAK İZLEDİM”
“Salı’dan Cumartesi’ye kadar futbol maçının, Fenerbahçe maçının heyecanı elbette ülkeyi sarmış vaziyette. Salı’dan Cumartesi’ye kadar yapacağımız o kadar çok iş var ki. Yalnızca derbiyle değil öteki bahislerle da ilgilenmemiz gerekiyor. Salı ve Cumartesi ortasında o kadar rahattım ki. Öbür oynadığımız maçlardan daha rahat bir Salı, Cumartesi geçirdim. Son periyotlarda kurmuş olduğumuz büyük bir üstünlük var Fenerbahçe’ye karşı. Hem deplasmanda hem de genel olarak bakıldığı vakit. 10 gol atmışız, 2 gol yemişiz. Nitekim maçla ilgili hiçbir telaşımız yoktu. Hatta maça gitmedim. Konutta yatarak izledim, o kadar rahattım ki. Gergin bir ortamdı o yüzden derbiye gitmedim. Hakikaten orada birtakım gerginlikler olmuş. Alanda gerginlik olmadı. Bizim için rahat maçtı. Okan hoca da kadrosu çok uygun hazırladı. Hoş bir maç olduğunu düşünüyorum. Galatasaray artık alışkanlık hale geldi. Fenerbahçe derbileri bizim için deplasmanda kolay geçen derbiler.”
“ÖZEL GALİBİYET PRİMİ VERDİM”
“Derbi galibiyeti için özel galibiyet primi verdim lakin sayı söyleyemem. Bu oyuncularımla benim aramdaki bir şey. 30 milyon kişiyi sevindirmiş bir kadro. Hasebiyle bunun sayıyla ölçülmesi son derece yanlış. Amerika’da bile New York’ta kutlama yapıldı o gece. Bu türlü bir şeyi maddi paha olarak ölçebilir misiniz?”
“HAKEMLE İLGİLİ TESPİTİM DOĞRUYMUŞ”
“Hakemle ilgili tespitim doğruymuş. Maçın gidişatına baktığınızda her akınımız tehlike yaratıyor, golle sonuçlanıyor. Şayet o uyduruk penaltı olmasaydı maç 5’lik 6’lık maçtı. Hakemin bunu fark ettiğini düşünüyorum. O penaltıyı verince, maçın 60. dakikası, bence farkın önüne hakemin bu kararının geçtiğini düşünüyorum. Nasıl oynadığımızı gördünüz.”
“FEDERASYONDAN BEKLEDİĞİMİZ TEK ŞEY ADALET”
“Trabzonspor bir açıklama yaptı TFF ile ilgili. Federasyon bizim federasyonumuz. Federasyonu biz seçtik. Daha lig başlayalı yakın vakit olmuş iken federasyon hakkında çok yorum yapmak bence hakikat değil. İki aday vardı, birisini tercih etmek zorundasınız. Bir adayı seçtik. Bir tarafa oyumu kullandım. İki tane aday çıktı. Servet Bey çıkmıştı, o çekildi. Öbür adaylar çıkmak istedi, çıkmadı. Önümüzde iki alternatifli seçim vardı, biz de bunlardan birisini tercih ettik. Geçmişten gelen olayları dikkate alarak tekrar birebir şeyleri yaşamak istemiyoruz. Federasyondan beklediğimiz tek şey adalet. Geçen sene bir hakem hakkında konuştum, Atilla Karaoğlan hakkında. Galip geldiğimiz maçtan sonra. Daha ligin başında. Öteki hiçbir hakem hakkında yorum yapmadım. O gün bir lider dönem boyunca bir tek hakem hakkında konuşmuş. O gün maçtaydım, çok berbat yönetti, Galatasaray aleyhine makus idare yaptı. Maçı kazanmış olmama karşın hakemi eleştirdim.”
“HAKEM Mİ KALMADI?”
“Önemli bir maça çıkıyoruz, bu böyleyken niçin tekrar onu benim maçıma gönderiyorsun? Hakem mi kalmadı? İnadına mı? Bunların dikkate alınması, kulüplerin hassasiyetlerinin dikkate alınması bence kıymetli şeyler. Atilla Karaoğlan, Fenerbahçe maçında verdiği penaltıyla maçın akışını değiştirdi. Tarihi bir farka gidecekti maç. 4-5 olacak maçtı, imaj öyleydi, penaltı uyduruktu.”
“BİR “VAR” PROBLEMİ VAR”
“Bu dünyada da bu türlü, yalnızca Türkiye’ye mahsus değil, elbette hakemlerin daha dikkatli, adaletli olmaları lazım. Bir VAR problemi var. VAR, hakemlere büyük takviye veren sistem. Bu atamalarda MHK’nın çok daha hassas, kurumların hassasiyetini dikkate alarak atama yapmasında yarar var. Geçmişte yaşananlara bakarak yapmaları lazım. Geçen dönemde algoritmayla hakemler atanıyordu. Bu periyotta MHK nasıl atıyor bilmiyorum. Atilla Karaoğlan’ın algoritma sonucunda mı çıktığını bilmiyorum.”
KARABORSA BİLET SATIŞI İDDİALARI
“Bir şeyi nasıl argüman edersin? Sav etmek için ne lazım? Elinde delil olması lazım. Bir fotoğraf, bir fotoğraf, bir yazı. Elinde tespit olur. Savda elinizde ispat olması lazım. Burada o denli bir şey yok. Hasebiyle argümanın altını dolduracak, argümana temel olabilecek kimsenin elinde bir delil yok. Ne var pekala? Bir şeyi sav ettiğinizde ispatınız yoksa bu dedikodu haline dönüşür. Şu anda bu dedikodudur. Argüman değildir. Bu konuşulmaya başladığı günden itibaren, sponsorluk lansmanında, divanda çıktım dedim ki, ‘Arkadaşlar bu türlü bir şeyi sav ediyorsunuz, tez ettiğiniz mevzuyu getirin bana, elinizde ne bilgi, ne ispat var, kapım açık. Babamın oğlu olsa başını koparacağım’ dedi. Hiçbir şey getirmediler. Son zamanlardaki konuşmalara dikkatinizi çekmek isterim. Bunu sav halde ortaya atanlar, bu dedikoduyu konuşanlar sonra ‘Ben Ahmet’ten duydum. Ahmet’e soruyorlar ‘ben Mehmet’ten duydum’. Mehmet’e soruyorlar ‘Ben Hasan’dan duydum’. Bu bir dedikodudur, iş hukuka aksetmiştir. Şu an bahis yargıda. Şahsen bu talebi yaptığım vakit insanlardan elindeki bilgiyi belgeyi talep ettikten sonra kimseden bir şey gelmedi.”
“BÜTÜN MAÇLARIN BİLETLERİ KARA BORSADA VAR”
“Konuşulmaya başladığı günden itibaren hem içeride, hem Pasolig’e gittim. Beşerlerle konuştum. Bir kişi kimi bilgiler verdi. Evrak verdi. Onun peşine gittim. Bizimle alakasının olmadığını, kulubün dahli olmadığını tespit ettim, öteki da bir şey gelmedi. Karaborsa dünyada var mı, yok mu? Karaborsa dünyada var. Amerika’da basket maçına gitseniz de var, olimpiyatlarda da var. Bir sürü portal var. Bütün maçların biletleri karaborsada satılıyor. Bu karaborsa ne bir kulübün nezdinde yalnızca oluşuyor ne de yalnızca futbolda oluşuyor. Bu türlü bir sistem var. Sistemin içinde tez edilen, daha doğrusu dedikodu halinde söylenen konu; Galatasaray’da 18 kişi mevzuyla sorguya alındı, bunun içinde 2 tane yönetim kurulu üyesi var. Kendi yönetimime bakıyorum kimsenin savcı tarafından çağrılması kelam konusu değil. Çağırıyoruz kimse bize bilgi, evrak getirmiyor. Bu bir dedikodu biçiminde kaldı. Hukuka intikal etti, yakında neticelenecek. Bu mevzuyu konuşan bireylerin savcılıkta tabirleri alınıyor. Bu dedikodudan Galatasaray halka açık şirket olması hasebiyle, hasebiyle Galatasaray’a ziyan vermek üzere ortaya çıkarıldığını düşünüyorum. Kıymetli bir rakibimizin bu dedikodulara istinaden Maliye, İçişleri Bakanlığı, THY’ye şikayet etmesi.”
“CİNAYET YERİNE BİRİNCİ GELEN KATİLDİR”
“Daha evvel söylediğim kelam vardı; diyordum ki rakip kulubün argümanları çerçevesinde cinayet yerine birinci gelen katildir. Burada katil biraz geç gelmiştir. Bu bile nereden neşet ettiğini işaret ediyor. Bu dedikodunun peşinde koşan rakibimiz her yere şikayet etti. Biraz aynaya bakmak lazım. Bunu sav eden bireyler. Portallara girdiğinizde en başta Fenerbahçe-Galatasaray’ın biletleri karaborsada satılıyor. Maç günü yaklaşık 10 bin bilet satma hakkımız var. 10 bin biletin yüzde 92’si Pasolig vasıtasıyla satılıyor. Biz 10 bin biletin 700-800 adedini kurumlara, futbolcuların ailelerine gönderiyoruz. Pasolig üzerinden yapılıyor. Bileti elden şu paraya alıp bu paraya satmak mümkün değil. Birileri dedi ki, ‘bu karaborsadan elde edilen parayla transfer yapıyorlar’. Bu türlü bir şey olabilir mi? 55-60 milyon Euro karaborsadan para kazanıyor, Galatasaray bundan transfer yapıyor deniyor. Allah aşkına bütün maçları karaborsa yapsak bir dönemlik gelirimiz aslında bu kadar. Bunun net karşılığını yargı verecek. Bunu konuşan isimler şu anda savcılığa davet ediliyor.”
“KİME GİTTİYSEM NE ELİNDE DOKÜMAN VAR NE BİR ŞEY…”
“Çok net söyleyeyim; bu mevzuyu kimler konuşuyor. Onlara davet yapıyorum. Yanlarına gittim. ‘Bunu neye dayanarak konuşuyorsun’ dedim. Ben kulübün lideriyim, sen de Galatasaraylısın. Kime gittiysem ne elinde doküman var ne bir şey. Fakat bu dedikodu durmuyor. Savcılığa gittim ‘Bu tezler var, halka açık şirketim, kulubümün itibarına ziyan veriyor bu tezler. Sayın savcım lütfen bu insanları çağırın sorun’ dedim. Bu bilgi ve belgeyi talep etmeme karşın bana vermiyorlar. Ben de savcıya gittim ‘Sayın savcım bu şahıslar bunları neye dayanarak söylüyorlar? Siz sorun, neye nazaran argüman ediyorlar? Şayet bu tezler hakikat değilse gereğini yapın’ dedim. Bu argümanların peşine düştük, doğruluğunun araştırılması ve ortaya çıkarılması için. ‘Yüzde 1 kuşku arzeden husus varsa bunu yüzde 90 olarak değerlendirin’ dedik.”
“HALKA AÇIK ŞİRKET BU TÜRLÜ BİR ŞEYE TAHAMMÜL ETMEZ”
“Dedikodular o denli bir çerçeveye bürünüyor ki, bu kere bireyler itham ediliyor. Yalnızca masuniyet karinesi değil. Galatasaray Genel Kurulu bu insanları hakikat düzgün şahıslar olarak seçiyor. Siz bu şahıslar hakkında sav, dedikodu ortaya attığınızda herkes üzere bu şahıslar rahatsız oluyor. Eray onun için o denli bir hal sergilemiştir. Bilet karaborsası, 56 milyon Euro ile transfer yapıldı, kara paraydı dediler. İş değişik boyuta geldi. Halka açık şirket bu türlü bir şeye tahammül etmez. Savcılık soruşturması yakında neticelenir. O vakit gerçeği öğreneceğiz. Beşerler evvel ne demiş, savcıya ne demiş?”
“7 HAKKI 3’E İNDİRDİK”
“Biletler Pasolig vasıtasıyla satılıyor. Kombinelerde insanlara bölüm hakkı veriyorduk insanlara. En son yaptığımız değişiklikle 7 hakkı 3’e indirdik. Devredilecek bireylerin TC kimliklerini istiyoruz. Pasolig’le görüşme yaptık. Galatasaray’ın burada gaye olması, her maçı yaklaşık 50 bin kişi oynuyoruz. Biletleri satışa çıkartıyoruz, saniyelerde bitiyor. Fenerbahçe derbisinde, geçen sene 700 kusur bilet iade geldi. Dediko yapmaya başladığınızda ne hududu ne sonu vardır. Derbilerde yahut Avrupa maçlarında oluyor bu dedikodular. Bu işin sıkı takipçisiyiz. Bu işe rakip kadronun karışması, şikayet etmesi bu işin nereden kaynaklandığının daha büyük kanıtı. Alanda bizle baş edemeyen rakibimiz ‘bunlara bir şey yapıştırabilirsem’ niyetini kamuoyuna sunuyorum. Elinizde bir şey yoksa rakip kadro hakkında bu türlü tezde bulunamazsınız.”
“ALİ NİÇİN İSTİFA ETTİĞİNİ AÇIKLADI”
“Ali Şanlı niçin istifa ettiğini açıkladı. Young Boys maçı öncesi ekibin konsantrosyonunu bozduğunu söyledi. Ali benim oğlum kadar sevdiğim birisidir. Babası âlâ arkadaşım. Babasının da ağabeyiyim. Ali’yle ilgi sevgim değişmemiştir. O belgeyi sonuçlandırdım, şimdilik bende kalsın. Mevzuyla ilgili doküman geldi. Tabanına kadar araştırdım, buldum ne olduğunu. Bizim sorumlu olduğumuz bir şey. Hukuka getirmemize gerek kalmadı. Tez edilen mevzu; 18 kişi 2’si yönetim kurulu üyesi. Kulüp idarenin bu türlü bir tertiple yaptığı argüman edilen durumdu.”
“GALATASARAY ELEŞTİRİYİ SEVEN BİR CAMİA”
“Bunun bir dedikodu olduğunun anlaşılması savcılık soruşturmasından sonra olacak. Galatasaray eleştiriyi seven bir topluluk. Dursun Özbek idaresi bundan evvel 2 sene şampiyon olmuş. Dursun Özbek ve idaresi şu devirde konsolide olarak 5.2 milyar TL kâr açıklamış. Dursun Özbek idaresi şu anda mağazacılıkta 3,5 milyar TL ciroya koşuyor. 1 milyon forma satışına çıkıyor. Galatasaray tarihinde birinci kere Florya’nın yapılmasından sonra 14 bin 500 metrekarelik yeni tesis yapıyor. Adayı tekrar Galatasaraylılara açmış. Özbek idaresi stadın tabanındaki 62 dönüm arsayı Galatasaray Spor Kulübü’ne kazandırmış. Özbek idaresi Mecidiyeköy’deki binasını rezidansa çevirmiş ve başarılı satış periyodu geçirmiş. Özbek idaresi Florya’daki tesislerinin 20 dönümü kendisine ilişkin iken 45 dönümlük başka kısmını satın almış, tapu etmiş, proje geliştirmek suretiyle Bankalar Birliği’nden çıkacağım diye tezde bulunmuş. Özbek idaresi sportif A.Ş’yi düzgün bir kâr eden ünitesi var. Daha ne yapması lazım ki, eleştirilmesin. Galatasaray’da tenkit kültürünün nihayetsiz olduğu, Galatasaray’daki muvaffakiyetlerin altında bu tenkit kültürünün yattığını düşünüyorum.”
“3,5 MİLYAR LİRA VERGİ ÖDEMİŞİZ”
“Önemli birkaç konu var. Bunu hem Türkiye hem topluluğumun hem de spor topluluğunun bilmesi lazım. Artık karaborsayı yapan kişi, karaborsa yapmak isteyen idare, işe başladığımızdan 2 sene evvelden bugüne kadar bilet fiyatlarını 25 misli artırmışım. Kombineleri 20 misli artırmışım. Bu argümanların, dedikoduların nasıl gerçek dışı olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bu zihniyette olan birisi biletleri 25 kat artırır mı? Bizi bu halde Maliye’ye, İçişleri’ne, SPK’ya şikayet ediyorlar. Hiçbir eza yok. İnsanların şunu bilmesi lazım; dedikodu ile suçlandığınızda beşerler ‘bunlar karaborsa yapıyorlar vergiden kaçıp, masa altı iş yapıyorlar’ denir. Son iki senede ne kadar vergi vermiş Galatasaray? Şuanda SGK primleriyle bir arada 3,5 milyar lira vergi ödemişiz.”
“VERGİ SİLİNMESİ DİYE BİR ŞEY KELAM KONUSU DEĞİL”
“Vergi silinmesi diye bir şey kelam konusu değil. 3,5 milyar lira vergi ödemişiz. Vergi verenler listesine bakın. Spor kulüpleri içinde Galatasaray Spor Kulübü bilhassa vergi boyutunda temerrüde hiçbir vakit düşmedi. Çok değerli bir şey söylüyorum. Devlete olan borcunu öderken hiçbir vakit temerrüde girmedi. Artık hodri meydan diyorum. Öbürleri de çıksın ‘5 milyar ödedim’ desin. Programı yapmamızdan gayemiz kamuoyunu aydınlatmak. Bu dedikodularla, bu suçlamalarla baktığınızda birinci akla gelen ‘bunlar vergi kaçırıyor’. Biz o denli bir kulüp değiliz, bu gömlek bize uygun gömlek değil, diğerlerine uyar mı bilmem. Bu kadar vergi ödüyorum, temerrüde düşmemişim. Bunlar o kadar değerli ki. Spor kulüplerinde finansal boyut çok değerli.”
“DEVLETİN AYRIM YAPMASI MÜMKÜN MÜ?”
“Bu statların hepsi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün malıdır. Kullanılmasından ötürü Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne para ödenir. Galatasaray az ödüyor, Fenerbahçe çok ödüyor. Bu türlü bir şey olabilir mi? Devletin ayrım yapması mümkün mü? Biz bu türlü bir şeyin Galatasaray için yapılması noktasında değil. Fenerbahçe ne istiyor? Fenerbahçe ne ödüyor, bilmiyoruz. Şunu tez ediyorum; yapılan argümanların temeline girdiğiniz vakit şu anlaşılır, ‘sen vergi kaçırıyorsun’. Rakip kadro bunu da argüman ediyor. Ben de diyorum ki ‘Arkadaş Galatasaray senin düşündüğün üzere bir kulüp değil’. Ben 3,5 milyar vergi ödemişim, sen de açıkla. Bahis hukuka intikal ettiğinden ötürü fazla bir şey söylemek gereksiz.”
ERDEN TİMUR’UN AYRILIĞI
“Erden’le 2 sene bir arada çalıştık. Çok başarılı idare gösterdik. Erden’le konuştuğumda, kendisi sportif A.Ş’deydi, devam etmesinin âlâ olacağını söyledim. O da kulübe fazla mesai ayırdığını söyledi. 2 sene üst üste şampiyon olduk. İşlerinin etkilendiğini söyleyerek idareye devam etmek istemediğini söyledi. İleride kesinlikle Galatasaray’ın idarelerinde her türlü düzeyde hizmet etmeye devam edecek. Tutunacak kolum yok lafını hangi psikoloji içinde söylediğini bilmiyorum. Geçtiğimiz 2 sene boyunca Erden hakkındaki yorumlarımı hiç dinlediniz mi? Fazla söz söylemeye gerek yok. İnsanların çeşitli sebepleri olabilir. Ali Ulu dediniz, kendisine nazaran sebebi var. Bu kelamı kendisine sormak lazım. Galatasaray’a hizmet eden şahıslarla ilgili rastgele sıkıntımız olmadı. Erden’e şunu tavsiye ettim ‘beraber düzgün iş yapıyoruz, devam etmemizde yarar var’. Bunu söyledim.”
“CENK ERGÜN’ÜN İSTİFA EDİŞ FORMUNU TASVİP ETMİYORUM”
“Cenk Ergün’ün istifa ediş formunu tasvip etmiyorum. Ben onun ağabeyiyim, onun lideriyim. Bu türlü toplumsal medya üzerinden istifa olmaz. Bunu bir tarafa koyun. Onun ağabeyi olmam hasebiyle. Kırgınlık yok. Kızgınlık var. Bu türlü istifa olmaz. Kendisiyle geçmiş periyotta de çalıştım. Sevdiğim, mahir, işini bilen kardeşim. Gelirsin oturup konuşuruz, nedir sıkıntının, düşüncen konuşuruz. Çok bunaldığı istikametler var biliyorum, toplumsal medyada. Bunun yolu bu halde istifa etmek değil. Oturup konuşma fırsatımız olmadı. Muhakkak bir müddet seyahate gitti, döndüğünde konuşacağım. Kızgınlık yanlışsız söz. Cenk’in sonuçta ağabeyiyim fakat kendisi de profesyonel. Bütün bunları dikkate aldığımızda bir adap vardır. Anlatırsın, yardımcı olabiliyorsak çözeriz. Buna fırsatımız olmadı. Transfer devri bitti, izine gitti. Döndüğü vakit kendisiyle konuşacağım, kızgın olduğum kesin.”
FLORYA PROJESİ HANGİ EVREDE?
“Florya sorunu şu… Florya’da bizim 65 dönüm yerimiz var. Bunun 20 dönüm Galatasaray’ın tapulu malıydı. 45 dönümünü Galatasaray’a satın aldım ve parasını ödedim. Kredi aldım ve ödedim. Şu anda yerin 5 kuruş borcu yok. Yerimizin imar durumu var. Yaklaşık 97 bin metrekare civarında konut inşaatı yapmak mümkün. 140 bin metrekare inşaat yapmak durumundasınız, otoparkı vs. var. ‘Biz yaparsak ne kazanırız’ mantığıyla yola çıktık. Ama Mecidiyeköy ve Kemerburgaz işine girdiğimizde gördük ki, 140 bin metrekare inşaatı yapmak için 30-40 milyon dolar paraya gereksiniminiz var. İstanbul’da bu kabil inşaatları yapabilecek 6-7 inşaat firması var. Bunlar değerli ve büyük firmalar. Biz Galatasaray’ız. Kendimiz inşaat da yaparız, gemi lazımsa gemide yaparız argümanına girdik. Kemerburgaz süreci bize bir şey gösterdi ki, ‘arkadaş bu inşaat işine hiç bulaşma’. Mecidiyeköy’de yaşadıklarımız bize dedi ki ‘Sen spor kulübüsün, kendim yapayım diye soyunma’ diye bu iki proje net gösterdi. Biz buradan ders aldık. Dursun Özbek ve Erden Timur’la olacak iş değil bu. O vakit biz bunları geliştirelim, hasılat paylaşımı yapalım. En uygun firmaya, bu işi bitirecek firmaya açık ihaleye çıkalım. Bir hasılat paylaşımı suretiyle bu işi Galatasaray’a kazandıralım. Hasılat olarak ortaya gelecek delikli kuruşun bile Galatasaray’ın kursağına gitmesi lazım.”
“ADNAN POLAT’TAN RİCA ETTİM”
“Yeniden yetki almak için 6 Temmuz’da genel heyete gittik. Tekrar yetki aldık. Öteki üyelerin de talepleri vardı. Bir konsensusle bu yetki tekrar Dursun Özbek idaresine verildi. Artık bütün hassasiyetleri dikkate alarak Adnan Polat liderden rica ettim. ‘Sen bu işi âlâ bilen, güzel yapan firmalardan birisisin. Bu ihale sürecini yönetir misin’. İhale komitesi kurduk. Çok kısa müddette ihaleye çıkacağız. Sonucunda hasılat paylaşımı ihalesi olacak. Adnan lider çok titiz çalışıyor, teşekkür ediyorum. Adnan Lider bir konuşmada şunu söylüyor ‘Bu projeden minimum 300 milyon dolar Galatasaray’ın hissesine para düşer’ diyor. Buna açıklık getirmek için şu ifadeyi kullanıyorum; bu bir hasılat paylaşım projesidir, yüzdesi muhakkak değildir, satış fiyatı belirli değil. Değerli satılırsa Galatasaray’ın kursağına çok para sarfiyat. Çabuk davranmaktaki gayem senede 1,5 milyara yakın faiz ödüyorum. Bir an önce bu projeyi devreye sokayım ki, Bankalar Birliği’nden yaptığım muahededen çıkmak istiyorum. Konsorsiyumun içinde kaldığım vakit gelirimin yarısı bankaya gidiyor. Florya var, adada birtakım tadilatları yapmamız lazım. Ada 6 bin 500 metrekare. 2 bin 500 metrekaresi Galatasaray’ın tapulu malı. Bizim devrimizde başka yerin tapusunu almışım Milli Emlak’tan. Yönetim kurulu arkadaşlarımızın katkısıyla bu hale getirmişim. Erden de orada bayağı bir takviye verdi, elemanlarıyla, parasıyla puluyla. Dünya hoşu bir yer. Bankalar Birliği konsorsiyumundan çıkmak isteğimizin sebebi büyük faiz ödüyoruz. Ana para ödemesini bir an evvel yapmamız lazım.”
“BUGÜN RAKİPLERİMİZ BİZİM ÇİZGİMİZE GELDİLER”
“Bizim o gün söz ettiğimiz kıblemizden hiçbir şaşma yok. Bu fonu kullanmak istiyorsan, genel konseye getir projeni, ikna et nitelikli çoğunluğu sağlarsan bu parayı kullan. Bütün bu yaptıklarımız, idaredeki arkadaşlarla bir arada gerçekten çok hoş işler. O tarihlerde bizi ‘Galatasaray inşaat firması mı, gayrimenkul şirketi mi’ diye tenkit edilirken bugün rakiplerimiz bizim çizgimize geldiler. Ben bunu 7 sene önce söylemişim. Bizden sonra gelen idareler bu işlere pek ilgi duymadılar. Mustafa liderin Florya’yı geri alması bu projelerin başlangıç noktasını oluşturuyor. Onu inkar etmek mümkün değil. Geri alması yeni bir ufuk açtı bize. Hoş bir arsa, hoş getirisi olan proje ortaya çıktı.”
“BİR DAHA ADAY OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM”
“Dediklerimi yaptıktan sonra bir daha aday olmayı düşünmüyorum. Bu üçüncü dönemim. Arkadaşlarımla birlikte koyduğum gayeleri tamamlamak istiyorum. Florya’nın ihalesinin tamamlanması, Bankalar Birliği’nden çıkmış olmak. Stadın yanında 60 dönümlük toprağımız var. Orada spor salonu yapma projemiz var. İmar durumuyla uğraşıyorum. Galatasaray bu tesisleşme problemini bitirmeden spor kulübü olarak beklenen başarıyı sağlaması mümkün değil. Judoyu Anadoluhisar’nda, voleybolu bilmem nerede, bir kısmını Burhan Felek’te, bir kısmını Taçspor’da yapıyorum. Altyapı için belediyeden salon yalvarıyorum. Bu kadar dağılmışlık hem idaresi zorlaştırıyor hem de maliyeti artırıyor. Bu 60 dönümde amatör sporları bir ortaya getirirsek. Aslan vadisi formuna getirme amacım var. Orada bir talihsizlik yaşadık. Verdiğimiz kelamın ardındayız. Maalesef müteahhit firma konkordato ilan etti. Yoksa gayede şaşma yoktu. Ne finansal ne hizmet boyutuyla. Müteahhidin konkordato ilan etmesi bizi rötara soktu. Bir inşaat işinde sizden kaynaklanmayan sebeple müteahhit konkordatoya gitmiş. Artık bitirme etabına geldik. Nazar paha diye tarih vermiyorum. Çok kısa müddette Kemerburgaz’a geçeceğiz. Orada rastgele bir külfetimiz sözkonusu değil.
“BARIŞ’A TEKLİF GELMEDİ”
“Barış Alper’le ilgili önüme bir teklif gelmedi. Kerem’e geldi ve gitti. Barış Alper’e teklif olmadı. Kerem Aktürkoğlu transfer yapmak istiyor. Onun hem ağabeyi hem lideriyim. O benim kaptanım. Avrupa’da oynamak üzere büyük bir iştahı var. Sportak Moskova’dan teklif geldi ‘Başkanım oraya gitmem’ dedi. Kendi mesleğini şekillendirmek istiyor. Kerem bizim evladımız olma hasebiyle önüne geçmeyi hiç düşünmedik. Bizde emek verdi. Şampiyonluklarda tesiri var. Bir teklif gelmiş. Galatasaraya’a para kazandırarak gitmiş. Bu transfere mani olmak istemedik.”
“MECİDİYEKÖY’DE DOĞRUSU ŞU”
“Mecidiyeköy’de doğrusu şu; Galatasaray’ın yapılandırmasından kaynaklı olarak bütün gayrimenkulleri üzerinde Bankalar Birliği Konsorsiyum’un ipoteği var. Yaklaşık 23 milyar TL mertebesinde ipotek var. Bütün kulüplere var. Bankalar Birliği ile yaptığımız muahede şöyle; ben kat irtifakına geçmişim. Numaralandırmışım. Yaptığımız bütün satışların nakdi ve senedi Bankalar Birliği’ne gidiyor. Evvel nakit bir kısmı gidiyor yarısını Bankalar Birliği kendi hesabına borcunuza karşılık alıyor. Senetler de ödendikten sonra ilgili dairede borç kalmazsa Bankalar Birliği ipoteği kaldırıyor. Borcun tümünü ödedikten sonra müracaat ediyorsunuz, tapumu ver diyorsunuz. Bankalar Birliği tapuyu yazıyor. İpoteği çözüyor. Bizdeki sistem bu.”
“SİLAH OLAYININ GALATASARAY’LA İLGİSİ YOK”
“Silahlı olay şu; oradaki taşerondan orada iş yapan adamın alacağı var. Adam şantiyeye geliyor, silahını çekiyor ‘Bana taşeronu getirin’ diyor. Galatasaray’la ilgili bir şey değil. Bizim silahla ne işimiz olur? Orada iş yapan bir adamın mevcut alacağını tahsil etmek üzere geliyor, insanlara silah çekiyor, polis gelip adamı alıp getiriyor.”
“RİVA’DA 125 VİLLAMIZ VAR”
“Riva olayında Galatasaray’ın şu anda yaklaşık 130’a yakın inşa halinde villası var. Yaklaşık bu villaların bedeli 2,5-3 milyar ortasında. Bugün satışlar biraz yavaş gidiyor. Ekonomik durumun getirdiği zorluklar nedeniyle. Orada bizim 125 villamız var. Bu villalar Galatasaray’ın malıdır.”